Bilgin, ‘’3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününü kutlamıyoruz’’

10.05.2022

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün bir kutlama günü değil, basın ve ifade özgürlüğü talebinin yükseltilmesi gereken bir mücadele günü olduğunu söyledi.

Bilgin, ‘’Bayram gibi kutlayacağımız günler için basın ve ifade özgürlüğünü hep birlikte kazanmalıyız.’’ Diyen Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin: “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlamıyoruz! Çünkü bu özel gün, biz gazeteciler için bir kutlama günü değil, bir mücadele günü haline geldi. Elimizden alınan özgürlüğümüzü yeniden kazanmak zorundayız. 3 Mayıs, sadece meslektaşlarımız için değil, tüm toplumumuz için düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkı ve kamu yararı için bir araya gelmemiz gerektiğini hatırlatan bir gündür.

Toplumun özgür seçimler yapabilmesi için doğru haber alması gerektiğine dikkat çeken Bilgin, bunun için gazeteciler üzerindeki her türlü baskının ortadan kalkması gerektiğine vurgu yaptı.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle yayımladığı açıklamada, gazetecilerin yaşadığı sorunlarla toplumun ifade özgürlüğü sorununun aynı şey olduğunu vurguladı.

Bilgin, “Biz gazeteciler kendi geleceğimizi, kişisel özgürlüğümüzü aramıyoruz. Bu talebi kamu yararı için yani hepimiz için dile getiriyoruz. Çünkü gazetecilerin özgürce yazması demek, toplumun özgürce öğrenmesi demektir” dedi.

Basının sorunlarıyla toplumun geleceğiyle ilgili sorunların aynı olduğunu vurgulayan Bilgin, Türkiye’nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 149’uncu sırada olduğunu hatırlattı ve “Bu ağır tablonun sorumluluğu hepimize aittir. Ülkemizin özgür, demokratik, çoğulcu bir medya atmosferine kavuşması tüm toplumumuzun ortak demokratik geleceği için zorunludur” ifadelerini kullandı.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlamıyoruz! Çünkü bu özel gün, biz gazeteciler için bir kutlama günü değil, bir mücadele günü haline geldi. Elimizden alınan özgürlüğümüzü yeniden kazanmak zorundayız. 3 Mayıs, sadece meslektaşlarımız için değil, tüm toplumumuz için düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkı ve kamu yararı için bir araya gelmemiz gerektiğini hatırlatan bir gündür.

Bu bayram gününde maalesef geleceğe umutla bakmamıza neden olacak çok az gelişme var. Gazeteciler Cemiyeti olarak her ay hazırladığımız, Özgürlük İçin Basın Raporu’na göre Mayıs ayı başında 19’u hükümlü ve 22’si tutuklu olmak üzere cezaevinde bulunan meslektaşlarımızın sayısı 41 oldu.

Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında maalesef ancak 149’uncu sıraya yerleşebildi. Bu ağır tablonun sorumluluğu hepimize aittir. Ülkemizin özgür, demokratik, çoğulcu bir medya atmosferine kavuşması tüm toplumumuzun ortak demokratik geleceği için zorunludur. Ne üzücü ki ülkemiz, ‘Özgür Olmayan Ülkeler’ kategorisindedir ve basına baskıların en yoğun olduğu ülkeler arasında Çin’den sonra başı çekmektedir.

Basın özgürlüğü, sadece gazetecilerin değil tüm toplum olarak hepimizin düşünce ve ifade özgülüğünün garantisidir. Gazetecilerin üzerindeki her türlü baskı, halkın haber almasının ve özgür seçimler yapabilmesinin önünde engeldir. Gazetecileri özgür olmayan bir toplumun düşüncelerini ifade etme özgürlüğü yok demektir. Gezi davasında verilen tartışmalı kararlar bu durumun son örnekleri olarak görülebilir.

Basının özgür, demokratik ve çoğulcu nitelikte olmasını neden istemez hükümetler? Her düşünceyi ve görüşü güç sahiplerinden ve iktidarlardan bağımsız biçimde yansıtan bir basından neden korkarlar? Bu soruları herkesin düşünmesini isterim. Biz gazeteciler kendi geleceğimizi, kişisel özgürlüğümüzü aramıyoruz. Bu talebi kamu yararı için yani hepimiz için dile getiriyoruz. Çünkü gazetecilerin özgürce yazması demek toplumun özgürce öğrenmesi demektir. Bu nedenle 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü gazetecileri ilgilendirdiği kadar tüm toplumu da yakından ilgilendirir. Basın özgürlüğüne sahip çıkıp bunu savunmak ve aramak, bu nedenle tüm toplumun özgürlük talebinin parçasıdır. İşte bu yüzden 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü kutlama günü değil, hepimizin düşünce ve ifade özgürlüğü için ortak mücadelemizi büyütmemiz gerektiğini hatırlatan bir gündür.

Bu günlerde üç bayramı bir arada kutlamamız gerekirken, maalesef bir yandan ekonomik sıkıntılar, diğer yandan ifade ve basın hürriyeti önündeki yaşamsal sorunlar, bizlere engel oluyor. Bayramlarımızı kutlayamıyoruz, ancak kutlanacak günlere ulaşma için mücadele kararlılığımız artıyor. Kavgamız bu güzel ülkeyi özgür ve yaşanası kılmaya yöneliktir.

Ülkemizin özgür, çoğulcu bir medya atmosferine kavuşması tüm toplumumuzun ortak demokratik geleceği için zorunludur. Halkın haber alma hakkı için biz gazeteciler basın özgürlüğünü savunmaya, ifade özgürlüğü için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Hiç unutmayalım. Gazetecilik suç değildir! Gazetecilik ne hükümetin ne muhalefetin yandaşlığıdır!

Gazetecilik kamunun, tüm toplumun yararınadır. Gazeteciler üzerindeki baskılar yasa dışıdır, suçtur! Artık sorunlarımızın artmadığı, özgürlüklerimizin daha çok kısıtlanmadığı 3 Mayıs’lar istiyoruz.”